Pazar, Eylül 30

Gün: 23, Bodrum (Turgutreis) - Symi

Sabah Turgutreis’e yürüyüp Miray ekmek fırınından nefis ekmek ve pide aldım. Arzu kahvaltıyı hazırlarken bende güverteyi tatlı su ile yıkayıp, tankları full doldurdum. Kahvaltıyı takiben saat 10:00’a doğru yola çıktık ve Kos eski limana girdik.
Sert rüzgar’da yanaşmak istediğim yer yerine orada görevli zannettiğimiz kişi illa başka yeri gösterince orada iki tekne arasına ve rüzgar üstüne demir atmam gerekti. Ancak iki tarafımdaki teknelerin demirleri birbirine son derece yakın olduğundan diğer rüzgar üstündeki teknenin demirinin ya üstüne ya da çok yakınına atabildik. Bu sefer o teknenin sahibi baktık telaşlanıyor. Sonra hızlıca düşündük. Şimdi kıyıdaki görevli bir sürü formalite çıkarabilir. Dip çamur demiri aldığımızda bir saat çamur temizleyeceğiz. Duracağımız da hepsi hepis 1-2 saat ve alışveriş yapacaktık. Hemen Arzu ile birlikte vazgeçip limandan ayrıldık. İki mil ilerideki Kos Marina’nın dışındaki iskeleden mazot ve bir iki malzeme alıp yola devam ettik.

Şimdi hedef Simi. Knidos’a kadar geniş apaz ile muhteşem bir yelken seyri ile çabucak vardık. Deniz’in üzeri ve Knidos limanı tekne kaynıyor. Sanki koy değil, marina gibi... Eylül’ün son günü ama harika bir hava var günlerden de Pazar. Knidos’u yaklaşık 4-5 mil geride bıraktıktan sonra rüzgar tamamen bitti ve biz de motorla Simi kanalına kadar seyredip, kanalı geçer geçmez Arzu bir kez daha denize girmek istediği için açıkta demir atmadan 10 dk bir mola verdik. Arzu’yu teknenin merdiveni ile denizde çektim, Onun için son derece eğlendirici oldu. Simi Limanı’da hınca hınç dolu. Yelkenliler, Guletler ve motoryatlar sanki Türkiye gibi... 25 metre derinliğe çapa atmak zorunda kaldık. Ama rahat yanaştık.


Güzel bir duşun arkasından cicili bicili giyinip biz de rıhtımın iki tarafını ve tepelere çıkmadan ama köyün içini tamamen yürüyerek dolaştık. Simi her geçen gün daha da zenginleşiyor ve bunu bizce iyi yönde kullanıyor. Sayısız yeni restoranlar her bir yere açılmış. Genellikle yaptığımız gibi Manos Restorana rezervasyon yaptırdık ve saat 08:00’e doğru ayaklarımıza kara sular inmiş şekilde masamıza oturduk. Manos bir kutlama için Marmariste imiş. Ama bize hizmet eden garson da epey Türkçe öğrenmiş. Yine genellikle yaptığımız gibi balık yerine meşhur mezelerinden istedik. Şarap ve kekikli sarımsaklı sıcak ekmekler eşliğinde; ve Greek salad’ın ardından, baby ıstakozlar, yeşillik içinde midye eti, ızgara ahtopat bacağı ve son olarak ta birer adet jumbo –şimdiye kadar yediklerimizin en büyüğü- karidesler yedik. Üstüne de sakız (mastik) dondurmalı baklava ve revani’yi de götürünce seyahatin sonunda perhiz merhiz hiç bir şey kalmamış oldu. Hesap’ta Yunanistan rekoru kırarak diğer yediğimiz tüm yemeklerin 2-3 misli 86 Euro geldi. Parasından değil ama zararlı ne varsa yemiş olmaktan mutsuz ama yediklerimizin lezzetinden de çok mutlu olarak bu sefer köyün batı yanına bir yürüyüş yaptık.
Bu son akşamda da solugan hafifte olsa var. Tekneye döndüğümüzde saat ancak 21:45’ti ama –Arzu’yu bilmiyorum- ben anında güverte de gece 24:00’e kadar uyumuşum. Daha sonra kabinde de saat 02:00’ye kadar ancak uyuyabildim ve yediklerimin verdiği rahatsızlık ile ondan sonra sabaha kadar uyku tutmadı. Hava da sanki yaz ortası gibi. Gecenin ikisinde sadece bir şort ile güvertede uzun uzun oturdum ve biraz da kitap okudum.


"Yelkenle seyir keyfi"

Hiç yorum yok: